Uluslararası Adalet Divanı (UAD) davası ne aşamada? Güney Afrika'nin yeni girişimleri neler?

24 Mayıs 2024

İlayda Kara

Giriş

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.

Divan, 26 Ocak'ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

UAD, "İsrail Devleti, Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmalı" talebiyle ilgili, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetmiş ve Gazze'de ateşkes talep etmemiş, ancak İsrail'in soykırımı önleme sorumluluğu olduğunu belirtip bununla ilgili taleplerini açıklamıştı.

Türkiye’nin davaya karşı tavrı ve tutumu kamuoyunca merak ediliyordu. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yaptığı ziyarette, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD'de açtığı soykırım davasına ilişkin Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin'i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş olduğunu söyledi.

Fidan, bugüne kadar Nikaragua ve Kolombiya'nın davaya ilişkin somut bir tutum aldığını hatırlatarak şunları kaydetti:

"Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum. Türkiye olarak, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımla UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen ifade ettiğim gibi bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi.
Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanı'mız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir, onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz." 

Bu adımla Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.

İsrail'in Refah'ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 10 Mayıs’ta Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) ek tedbirler talep ettiği davanın duruşmaları Lahey'de devam etti.

Talep edilen yeni tedbirler

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı alınmasını talep ettiği yeni tedbirler şunlar:

  1. İsrail, Refah'taki askeri saldırılarını durduracak ve derhal geri çekilecek.

  2. İsrail, Gazze'deki durumu incelemek ve delillerin korunmasını ve saklanmasını sağlamak amacıyla BM kuruluşları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, araştırmacılar ve gazetecilerin Gazze'ye engelsiz erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak için derhal tüm etkili önlemleri alacak ve ordusunun, erişimi engelleyecek şekilde hareket etmemesini sağlayacak.

  3. İsrail, yeni tedbir kararının açıklanmasından sonra bir hafta içinde hem önceki tedbirlerin hem de yeni talep edilen tedbirlerin uygulanması için aldığı önlemleri anlatan erişime açık bir raporu Divan'a sunacak.

Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili duruşmaların ikinci ve son gününde İsrail savunmasını sundu. 

Talep edilen tedbirlere karşı ise İsrail 17 Mayıs’ta şu açıklamaları yaptı.

İsrail'in Uluslararası Hukuktan Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, duruşmada yaptığı konuşmada, Divan'dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs'ta öğrendiklerini ve kısa sürede yeterince hazırlanamadıklarını belirtti.

Güney Afrika’nın iddialarını reddeden Noam, "Trajik bir savaş yaşanıyor, ancak bu bir soykırım değildir" ifadelerini kullandı. Noam, Güney Afrika’nın iddialarına yanıt vermek yerine Hamas'ın saldırılarından bahsederek, Hamas'ın elindeki rehinelerin kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü ve İsrail'in bu rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini söyledi. "Her devlet böyle yapardı" diyerek savunmasını sürdüren Noam, Hamas’ın olmadığı, Filistinliler ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze arzuladıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika'nın iddialarını desteklemek için kullandığı Birleşmiş Milletler (BM) belge ve delillerinin güvenilir olmadığını savundu. Gazze'de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerini sahte olarak nitelendirdi ve "Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu, hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz" dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri Yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman ise, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını belirterek, insani yardımların geçişinin artırılması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaların gösterildiğini iddia etti. Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acıların sorumluluğunu Hamas'a yükledi ve "Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı" dedi. Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini ileri sürdü. Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu savunan Tourgeman, taleplerin reddedilmesini istedi.

Tourgeman sözlerini tamamlamak üzereyken, izleyici sıralarından bir protestocu "Yalancılar, yalancılar!" diye bağırarak İsrail hukuk heyetini suçladı. Bu olay üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi ve protestocu Divan'dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar başlatıldı.

Sonuç

Gelinen son durumda Güney Afrika’ya soykırım davasında taraf olmak isteyen Nikaragua ve Kolombiya gibi ülkelerin yanında Türkiye de yerini aldı ve Güney Afrika tedbir kararına hükmetmesi için UAD’ye başvurdu. Ancak gelinen son durumda İsrail’in UAD’nin kararlarını ve yaptırımını dikkate almadığı, yapılan soykırımı ise soykırım olarak kabul etmediği açıkça kamuoyu tarafından gözlenmekte.

 

Giriş

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.

Divan, 26 Ocak'ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

UAD, "İsrail Devleti, Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmalı" talebiyle ilgili, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetmiş ve Gazze'de ateşkes talep etmemiş, ancak İsrail'in soykırımı önleme sorumluluğu olduğunu belirtip bununla ilgili taleplerini açıklamıştı.

Türkiye’nin davaya karşı tavrı ve tutumu kamuoyunca merak ediliyordu. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yaptığı ziyarette, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD'de açtığı soykırım davasına ilişkin Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin'i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş olduğunu söyledi.

Fidan, bugüne kadar Nikaragua ve Kolombiya'nın davaya ilişkin somut bir tutum aldığını hatırlatarak şunları kaydetti:

"Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum. Türkiye olarak, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımla UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen ifade ettiğim gibi bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi.
Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanı'mız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir, onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz." 

Bu adımla Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.

İsrail'in Refah'ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 10 Mayıs’ta Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) ek tedbirler talep ettiği davanın duruşmaları Lahey'de devam etti.

Talep edilen yeni tedbirler

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı alınmasını talep ettiği yeni tedbirler şunlar:

  1. İsrail, Refah'taki askeri saldırılarını durduracak ve derhal geri çekilecek.

  2. İsrail, Gazze'deki durumu incelemek ve delillerin korunmasını ve saklanmasını sağlamak amacıyla BM kuruluşları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, araştırmacılar ve gazetecilerin Gazze'ye engelsiz erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak için derhal tüm etkili önlemleri alacak ve ordusunun, erişimi engelleyecek şekilde hareket etmemesini sağlayacak.

  3. İsrail, yeni tedbir kararının açıklanmasından sonra bir hafta içinde hem önceki tedbirlerin hem de yeni talep edilen tedbirlerin uygulanması için aldığı önlemleri anlatan erişime açık bir raporu Divan'a sunacak.

Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili duruşmaların ikinci ve son gününde İsrail savunmasını sundu. 

Talep edilen tedbirlere karşı ise İsrail 17 Mayıs’ta şu açıklamaları yaptı.

İsrail'in Uluslararası Hukuktan Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, duruşmada yaptığı konuşmada, Divan'dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs'ta öğrendiklerini ve kısa sürede yeterince hazırlanamadıklarını belirtti.

Güney Afrika’nın iddialarını reddeden Noam, "Trajik bir savaş yaşanıyor, ancak bu bir soykırım değildir" ifadelerini kullandı. Noam, Güney Afrika’nın iddialarına yanıt vermek yerine Hamas'ın saldırılarından bahsederek, Hamas'ın elindeki rehinelerin kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü ve İsrail'in bu rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini söyledi. "Her devlet böyle yapardı" diyerek savunmasını sürdüren Noam, Hamas’ın olmadığı, Filistinliler ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze arzuladıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika'nın iddialarını desteklemek için kullandığı Birleşmiş Milletler (BM) belge ve delillerinin güvenilir olmadığını savundu. Gazze'de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerini sahte olarak nitelendirdi ve "Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu, hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz" dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri Yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman ise, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını belirterek, insani yardımların geçişinin artırılması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaların gösterildiğini iddia etti. Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acıların sorumluluğunu Hamas'a yükledi ve "Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı" dedi. Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini ileri sürdü. Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu savunan Tourgeman, taleplerin reddedilmesini istedi.

Tourgeman sözlerini tamamlamak üzereyken, izleyici sıralarından bir protestocu "Yalancılar, yalancılar!" diye bağırarak İsrail hukuk heyetini suçladı. Bu olay üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi ve protestocu Divan'dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar başlatıldı.

Sonuç

Gelinen son durumda Güney Afrika’ya soykırım davasında taraf olmak isteyen Nikaragua ve Kolombiya gibi ülkelerin yanında Türkiye de yerini aldı ve Güney Afrika tedbir kararına hükmetmesi için UAD’ye başvurdu. Ancak gelinen son durumda İsrail’in UAD’nin kararlarını ve yaptırımını dikkate almadığı, yapılan soykırımı ise soykırım olarak kabul etmediği açıkça kamuoyu tarafından gözlenmekte.

 

Giriş

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.

Divan, 26 Ocak'ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

UAD, "İsrail Devleti, Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmalı" talebiyle ilgili, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetmiş ve Gazze'de ateşkes talep etmemiş, ancak İsrail'in soykırımı önleme sorumluluğu olduğunu belirtip bununla ilgili taleplerini açıklamıştı.

Türkiye’nin davaya karşı tavrı ve tutumu kamuoyunca merak ediliyordu. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yaptığı ziyarette, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD'de açtığı soykırım davasına ilişkin Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin'i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş olduğunu söyledi.

Fidan, bugüne kadar Nikaragua ve Kolombiya'nın davaya ilişkin somut bir tutum aldığını hatırlatarak şunları kaydetti:

"Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum. Türkiye olarak, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımla UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen ifade ettiğim gibi bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi.
Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanı'mız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir, onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz." 

Bu adımla Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.

İsrail'in Refah'ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 10 Mayıs’ta Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) ek tedbirler talep ettiği davanın duruşmaları Lahey'de devam etti.

Talep edilen yeni tedbirler

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı alınmasını talep ettiği yeni tedbirler şunlar:

  1. İsrail, Refah'taki askeri saldırılarını durduracak ve derhal geri çekilecek.

  2. İsrail, Gazze'deki durumu incelemek ve delillerin korunmasını ve saklanmasını sağlamak amacıyla BM kuruluşları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, araştırmacılar ve gazetecilerin Gazze'ye engelsiz erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak için derhal tüm etkili önlemleri alacak ve ordusunun, erişimi engelleyecek şekilde hareket etmemesini sağlayacak.

  3. İsrail, yeni tedbir kararının açıklanmasından sonra bir hafta içinde hem önceki tedbirlerin hem de yeni talep edilen tedbirlerin uygulanması için aldığı önlemleri anlatan erişime açık bir raporu Divan'a sunacak.

Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili duruşmaların ikinci ve son gününde İsrail savunmasını sundu. 

Talep edilen tedbirlere karşı ise İsrail 17 Mayıs’ta şu açıklamaları yaptı.

İsrail'in Uluslararası Hukuktan Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, duruşmada yaptığı konuşmada, Divan'dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs'ta öğrendiklerini ve kısa sürede yeterince hazırlanamadıklarını belirtti.

Güney Afrika’nın iddialarını reddeden Noam, "Trajik bir savaş yaşanıyor, ancak bu bir soykırım değildir" ifadelerini kullandı. Noam, Güney Afrika’nın iddialarına yanıt vermek yerine Hamas'ın saldırılarından bahsederek, Hamas'ın elindeki rehinelerin kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü ve İsrail'in bu rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini söyledi. "Her devlet böyle yapardı" diyerek savunmasını sürdüren Noam, Hamas’ın olmadığı, Filistinliler ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze arzuladıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika'nın iddialarını desteklemek için kullandığı Birleşmiş Milletler (BM) belge ve delillerinin güvenilir olmadığını savundu. Gazze'de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerini sahte olarak nitelendirdi ve "Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu, hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz" dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri Yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman ise, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını belirterek, insani yardımların geçişinin artırılması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaların gösterildiğini iddia etti. Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acıların sorumluluğunu Hamas'a yükledi ve "Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı" dedi. Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini ileri sürdü. Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu savunan Tourgeman, taleplerin reddedilmesini istedi.

Tourgeman sözlerini tamamlamak üzereyken, izleyici sıralarından bir protestocu "Yalancılar, yalancılar!" diye bağırarak İsrail hukuk heyetini suçladı. Bu olay üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi ve protestocu Divan'dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar başlatıldı.

Sonuç

Gelinen son durumda Güney Afrika’ya soykırım davasında taraf olmak isteyen Nikaragua ve Kolombiya gibi ülkelerin yanında Türkiye de yerini aldı ve Güney Afrika tedbir kararına hükmetmesi için UAD’ye başvurdu. Ancak gelinen son durumda İsrail’in UAD’nin kararlarını ve yaptırımını dikkate almadığı, yapılan soykırımı ise soykırım olarak kabul etmediği açıkça kamuoyu tarafından gözlenmekte.

 

Giriş

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.

Divan, 26 Ocak'ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

UAD, "İsrail Devleti, Gazze'deki askeri operasyonları derhal durdurmalı" talebiyle ilgili, İsrail'in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetmiş ve Gazze'de ateşkes talep etmemiş, ancak İsrail'in soykırımı önleme sorumluluğu olduğunu belirtip bununla ilgili taleplerini açıklamıştı.

Türkiye’nin davaya karşı tavrı ve tutumu kamuoyunca merak ediliyordu. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yaptığı ziyarette, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD'de açtığı soykırım davasına ilişkin Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin'i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş olduğunu söyledi.

Fidan, bugüne kadar Nikaragua ve Kolombiya'nın davaya ilişkin somut bir tutum aldığını hatırlatarak şunları kaydetti:

"Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum. Türkiye olarak, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımla UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen ifade ettiğim gibi bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi.
Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanı'mız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir, onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz." 

Bu adımla Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.

İsrail'in Refah'ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 10 Mayıs’ta Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) ek tedbirler talep ettiği davanın duruşmaları Lahey'de devam etti.

Talep edilen yeni tedbirler

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı alınmasını talep ettiği yeni tedbirler şunlar:

  1. İsrail, Refah'taki askeri saldırılarını durduracak ve derhal geri çekilecek.

  2. İsrail, Gazze'deki durumu incelemek ve delillerin korunmasını ve saklanmasını sağlamak amacıyla BM kuruluşları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, araştırmacılar ve gazetecilerin Gazze'ye engelsiz erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak için derhal tüm etkili önlemleri alacak ve ordusunun, erişimi engelleyecek şekilde hareket etmemesini sağlayacak.

  3. İsrail, yeni tedbir kararının açıklanmasından sonra bir hafta içinde hem önceki tedbirlerin hem de yeni talep edilen tedbirlerin uygulanması için aldığı önlemleri anlatan erişime açık bir raporu Divan'a sunacak.

Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili duruşmaların ikinci ve son gününde İsrail savunmasını sundu. 

Talep edilen tedbirlere karşı ise İsrail 17 Mayıs’ta şu açıklamaları yaptı.

İsrail'in Uluslararası Hukuktan Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, duruşmada yaptığı konuşmada, Divan'dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs'ta öğrendiklerini ve kısa sürede yeterince hazırlanamadıklarını belirtti.

Güney Afrika’nın iddialarını reddeden Noam, "Trajik bir savaş yaşanıyor, ancak bu bir soykırım değildir" ifadelerini kullandı. Noam, Güney Afrika’nın iddialarına yanıt vermek yerine Hamas'ın saldırılarından bahsederek, Hamas'ın elindeki rehinelerin kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü ve İsrail'in bu rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini söyledi. "Her devlet böyle yapardı" diyerek savunmasını sürdüren Noam, Hamas’ın olmadığı, Filistinliler ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze arzuladıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika'nın iddialarını desteklemek için kullandığı Birleşmiş Milletler (BM) belge ve delillerinin güvenilir olmadığını savundu. Gazze'de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerini sahte olarak nitelendirdi ve "Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu, hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz" dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri Yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman ise, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını belirterek, insani yardımların geçişinin artırılması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaların gösterildiğini iddia etti. Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acıların sorumluluğunu Hamas'a yükledi ve "Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı" dedi. Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini ileri sürdü. Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu savunan Tourgeman, taleplerin reddedilmesini istedi.

Tourgeman sözlerini tamamlamak üzereyken, izleyici sıralarından bir protestocu "Yalancılar, yalancılar!" diye bağırarak İsrail hukuk heyetini suçladı. Bu olay üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi ve protestocu Divan'dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar başlatıldı.

Sonuç

Gelinen son durumda Güney Afrika’ya soykırım davasında taraf olmak isteyen Nikaragua ve Kolombiya gibi ülkelerin yanında Türkiye de yerini aldı ve Güney Afrika tedbir kararına hükmetmesi için UAD’ye başvurdu. Ancak gelinen son durumda İsrail’in UAD’nin kararlarını ve yaptırımını dikkate almadığı, yapılan soykırımı ise soykırım olarak kabul etmediği açıkça kamuoyu tarafından gözlenmekte.

 

Bu Sayfada:

Title

Title

Title

İlginizi çekebilir

İlginizi çekebilir

İlginizi çekebilir

• Kudüs Çalışma Grubu • Kudüs Çalışma Grubu