Medrese

Eşrefiyye Medresesi

Eşrefiyye Medresesi

Uleymi’nin Kudüs tarihini anlattığı ‘‘Ünsü’l-celîl bi-târîhi’l-Kuds ve’l-Halîl’’ isimli eserinde Mescid- i Aksa’nın üçüncü mücevheri olarak tarif ettiği Eşrefiyye Medresesi 1482 tarihinde yapılmıştır. İlk olarak yapımına Memlük sultanı el-Melikü’z-Zâhir Hoşkadem zamanında başlanan yapı, sultanın medresenin inşası bitmeden vefat etmesi sebebi ile yapımı üstlenen Haremeyn nazırı tarafından yeni sultan olan Eşref Kayıtbay’a sunulmuştur. Kayıtbay’ın imar masraflarını üstlenmesinin ardından medresenin inşası 1472 yılında tamamlanmıştır. Ancak Kayıtbay 1475 yılında bizzat Kudüs’e geldiği zaman medreseyi ziyaret etmiş ve mimarisini beğenmeyerek yıktırılmasını ve genişletilerek yeniden yapılmasını emretmiştir. 1480 yılında başlanan yeni medresenin inşası 1482 yılında tamamlanmıştır (Midilli, 2022).

Yapının banisi olan Eşref Kayıtbay 1435 yılında Kahire’ye getirilen kölelerden bir tanesidir. Sultan Baybars tarafından satın alınarak eğitilmiş ve Sultan Çakmak zamanında azad edilmiştir. Sultan Hoşkadem zamanında önemli emirlerden biri olmuş ve onun vefatının ardından tahta geçmiştir. 30 yıl boyunca tahtta kalan sultanın zamanında ilim ve sanat faaliyetleri artmıştır (Uğurluel, 2022).

Mescid-i Aksa’nın batı tarafında yer alan medrese duvara bitişik şekilde inşa edilmiş ve Kubbetü’s-Sahra’ya bakmaktadır. Silsile kapısı ile Osmanlı medresesi arasında bulunan medresenin yarısı Mescid-i Aksa’nın içerisinde yer alırken yarısı Aksa sınırlarının dışında yer almaktadır (Uğurluel, 2022). 

Mimari olarak kubbeli inşa edilen yapının anıtsal taç kapısı göze çarpmaktadır. İki renk taş kullanılarak yapılan taç kapının mukarnas bezemeleri ve yine renkli taşlar kullanılarak yapılan kavsarası Memlük sanatının önemli örneklerinden bir tanesidir. Kubbenin yanı sıra minaresi de bulunan yapı zaman zaman yabancı araştırmacılar tarafından cami olarak algılanmıştır. Yapı iki katlı olarak inşa edilmiştir. Aşağı katta bir tanesi büyük bir salon olmak üzere toplam 4 oda yer alırken üst katta öğrenci odaları ve dershane olarak kullanılan hücreler yer almaktadır. Yapıldığı yıllarda medrese ve hankah olarak kullanılan yapıda fıkıh dersleri, şer’i ilimlere dair dersler verilmekte ve tasavvufa dair vazifeler yürütülmekteydi (Aykaç, 2020; Uğurluel, 2022). Ayrıca Eşrefiye Medresesi ve Kadiriye Medresesi gibi büyük medreselerin özel kütüphaneleri bulunmaktaydı (Harman, 2002).

Günümüzde medresenin büyük bir kısmı kız lisesi olarak kullanılırken, diğer kısmı ise Mescid-i Aksa yazma eserler bölümü olarak kullanılmaktadır. El yazması eserlerin onarım ve bakımının Filistinli uzmanlar tarafından yapıldığı Yazma Eserleri Koruma ve Onarım Merkezi, 2008 yılında açılmıştır. Ürdün Vakıflar, İslâmî İşler ve Mukaddesat Bakanlığı’na bağlı olan kurum içerisinde Gazali’nin ‘‘İhyâü-Ulûmi'd-dîn’’ eseri gibi önemli eserler yer almaktadır. Ayrıca medrese içerisinde odalardan birinde Kayıtbay’ın emirlerinden Seyfettin Kankabay’ın kabri ve eşi ile kızının kabri, başka bir odada ise Osmanlı dönemi önemli alimlerinden Şeyh El-Halîlî’nin kabri olduğu söylenmektedir (mecra, 2023;Uğurluel, 2022).